Yedi Kule TFF 3. Lig

Üç gruplu TFF 3. Lig’de bu sezon Beykozspor 1908 ile birlikte tam dokuz İstanbul takımı mücadele ediyor. Halihazırda, Beykoz’un bulunduğu TFF 3. Lig 2. Grup’ta ‘yıldaş’ı Anadolu Üsküdar 1908 de var ve semtimizin takımına nazaran sıralamada şampiyonluğa oynuyor. İlk devre itibariyle dokuz galibiyeti ve dört beraberliği var. Üçüncü sırada…

TFF 3. Lig’in birinci grubunda ise Tepecik, Bayrampaşa ve İstanbulspor mücadele ediyor. O grupta ise, biraz play-off mücadelesi şeklinde geçiyor İstanbul ekiplerinin oyunları. En iyi durumdaki Tepecik, lider Hatay’ın tam on puan gerisinde; Bayrampaşa’nınsa iki puan ve iki sıra üstünde… İstanbulspor ise eski günlerini mumla aratırcasına düşme hattına sadece dört puan farkla, bir üst basamağında duruyor…

Son grup, 3. Grup, ise sanki mahalli bir İstanbul ligi gibi tam dört İstabul ekibinden oluşuyor: Lider Gaziosmanpaşa, onun dokuz puan gerisindeki ikinci Beylerbeyi, play off mücadelesi içindeki tam dört takımla birlikte 26 puanda olan fakat averaj olarak tek eksideki ekip Sancaktepe Belediyespor ve tek galibiyetiyle grubun en zayıf takımı, lig sonuncusu Zeytinburnuspor.

Pekala bu takımlar arasında göze çarpan istatistikler neler?

Evvela, dokuz takımın en zayıfı; tek galibiyeti ve tam on altı mağlubiyetiyle Zeytinburnuspor.
İlginçtir ki, beraberlik rekortmeni Beylerbeyi aynı zamanda en az mağlubiyeti olan ekip. 9 beraberliği ve tek mağlubiyeti var…
28’er golle Anadolu Üsküdar 1908 ve Gaziosmanpaşa, gol krallığını paylaşırken; 45 gol yiyen Zeytinburnu da dibi görüyor…
Averaj olarak en avantajlı ekip ise 16 averajlı Gaziosmanpaşa, tahmin edersiniz ki ikinci de Anadolu Üsküdar iki gol fark ile…

Beykoz ile aynı durumda olan, kümede kalma mücadelesi veren iki 34 plakalı takım daha var: Birincisi İstanbulspor AŞ, diğeri ise bu üç takım arasındaki en zayıf takım olan Zeytinburnu.

İstanbulspor ise tam olarak Beykoz 1908’in kaderdaşı diyebiliriz. Beykoz’un dört puan üstünde sadece ve düşme hattına da bir o kadar uzak.

Beykoz’un çok avantajı var.

Bunlardan ilki, taraftar gücü. 9 yenilen deplasmanları bile gören bu vefalı taraftar, övgüyü de hak ediyor elbette. Hak etmedikleri tek şey, takımlarının durumu…

Diğer avantaj ise grupta sadece iki takımın küme düşecek olması. Aynı şekilde, grubun bir zorluğu var ki; 3. gruptaki gibi üç maçı yolculuk yapmadan oynamak yerine Batman maçında olduğu gibi engellerle kilometreler aşarak çoğunlukla yorgun argın çıkılan maçlar!

Bu takım, genç ve tecrübesiz bir takım olmasının bedelini böyle ödemek zorunda mı? Batman maçında federasyonun yaptığı haksızlık, yenilir yutulur cinsten değil! Ama eminim ki taraftarın yerinde motivasyonu genç oyuncularımıza pozitif ivme katıp onlara direnme gücü verecektir ve bu takım, bu sene kümede kalıp kazandığı tecrübenin ekmeğini birer birer basamakları çıkarken yiyecektir.

Taraftara ise düşen tek şey; bu genç futbolcuları tecrübesizliklerinden dolayı ikincileştirmek değil, bilakis sahiplenmektir. Devir gençlerin devri değil, futbolcu çiftliği olması gereken Bank Asya 1. Lig’de bile en genç üç takım geçen sene küme düştü (Kocaelispor, Dardanel, Hacettepe) ama bakarsınız Türk futbolunda gençlik aşısını Beykoz keşfeder, ne dersiniz?

CADI KAZANI

Galatasaray… İlk yarıda sadece 7 maç kazanabilmiş… Tarihinde belki de uzun yıllardır ilk defa, eksi averajla kapatmış ilk devreyi… Suları ısınan futbolcular, teknik direktör ve yönetimiyle sansasyonel bir şekilde ikinci devreye girdi.

Yeni stat için Mecidiyeköy’ün en değerli arazisini TOKİ’ye bırakan Galatasaray, bunun üstüne bir de stat açılışında mevcut ve eski yönetim nezdinde adeta Toki Başkanı’ndan “küfür yedi”. Aciz, çaresiz, beceriksiz ve basiretsiz gibi sıfatları kullanarak Galatasaray taraftarına ‘seslenen’ Erdoğan Bayraktar’ın konuşması protesto edilirken, başbakanın konuşmasına da izin verilmeyince belki de tarihinde ilk kez bir Galatasaray başkanı taraftarına ihanet ederek stadı terk eden kafilenin içinde yer aldı… Arazisinden, kiralama hakkına kadar tonlarca şeyden feragat etmesine karşın başbakanın gözünde Seyrantepe’de “bir Allah kuruşu” bulunmayan Galatasaray, bir de devlet erkanından henüz kira sözleşmesi imzalamadıklarına dair tehdit yedi…

Saha içinde ise, yapılan transferler biraz son gün transferi gibi dursa da, Yekta Kurtuluş ve Kazım Kazım Türkiye liglerinde kalitesi ortalamanın çok üstünde olan futbolculardan. Alınan yabancılar ise, yurt dışında istikrarlı bir şekilde forma giyen ve büyük ihtimalle Galatasaray’ın mevcut kadrosunda da sırıtmayacak olan isimler… Yönetimin yaşadığı karmaşa çözüldüğü takdirde, Galatasaray cadı kazanından çıkacak gibi duruyor…

Beşiktaş… İlk dörde girememesine karşın zirveye puan olarak yakın duran, Avrupa’da ise yoluna devam eden tek takım halini koruyan Beşiktaş; sezon başında yaptığı sansasyonel transferleri ara sezonda da sürdürdü ve yıllardır yabancı liglerde tabiri caizse ağzımızın suyu akarak izlediğimiz yabancıların bazılarını kadrosuna kattı… Yıldırım Demirören, iki sezon önce üzerinde çoğalan protesto oklarını başarılı bir şekilde savuşturmuş ve suları durultmuşa benziyor… Şu an için endişelenilecek tek şey, futbolcuların 17’de 17 yapma sözü… Bu stres, takımı içeriden parçalayabilir mi? Zamanla göreceğiz…

Türkiye Kupası’nda vasatı bile yakalayamayan Fenerbahçe, kadrosunda yaşadığı uyum sorunlarını çözmekten bir hayli uzak duruyor. Sezon başından beri Aykut Kocaman’ın sürekli bazı oyuncularla kavgalı durması takımda negatif bir ortamın olduğuna işaret gibi… Aziz Yıldırım ise, gerginlikte hepsini solluyor ve bu durumun takımına ne kadar zarar verdiğinin farkında bile değil. Basit bir örnekle; Aziz Yıldırım’ın aktif olarak el atmadığı dört branşta Fenerbahçe “alıp götürüyor”: Erkek basketbol ve voleybol, kadın basketbol ve voleybol. Bireysel başarılar saha içinde ön plana çıkıp da maçı kazandırmasa Fenerbahçe şu an kazandığı maçların çoğunu kaybetmişti. Takım oyunundan uzak kimlikleriyle zirve yarışını nereye kadar götüreceklerini göreceğiz…

HD Gazete | 1 – 15 Şubat 2011