Türkiye A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Fatih Terim, darbe girişimi sonrası güvenoyu aldığı mesleğini tam gazla sürdürdüğü dönemde 2. ve 3. Lig kulüplerinin yöneticileriyle buluşmuş; pek bildik tarzıyla yılda bir maça gittiği liglere dair görüşlerini dayatmıştı. Aradan geçen iki aya yakın süre sonrası, devre arası bitmek üzereyken Terim’in bu toplantıdaki sözlerini ele alarak yapılabilecek hamlelere dair birkaç kelam etmek istedim.
“Bu ligler, tüketen değil üreten yapıda olmalı. Bu ligleri üretim merkezi olarak görmeliyiz. Üretime dayalı yarışma yapısını kurmak zorundayız. Bu toplantıyı özetleyen en güzel başlık bu. Bunun için de iyi bir kulübe, eğitimli hocalara ve doğru profesyonellere ihtiyacımız var. Ayrıca ekonomik olarak rahat durumda, idari olarak da düzgün idare edilen bir kulüp yapısı oturtulmalı. Sizlerin de bu fikri benimsemesini rica ediyorum ki üst liglere oyuncu çıkartma adına yol alabilelim.”
Bu satırlarda daha önce de birkaç kez ifade ettiğimi özetlemiş Fatih Terim. TFF, 2. ve 3. Lig’de (hatta buna 100’ü aşkın kulübün yer aldığı Bölgesel Amatör Lig’i de dahil edebiliriz) sadece maddi açıdan güçlü takımların yer almasını istiyor. Çünkü ne kadar fazla para dönerse, gelir o kadar artar. Gelir ne kadar artarsa, TFF’nin kasası o kadar dolar. TFF’nin kasası ne kadar dolarsa, şimdiye kadar yapılan tüm fuzuli harcamaların daha da sükseli bir şekilde yapılması sürdürülebilir.
“Bazı kulüplerimizin hali ortada. Bazıları ise modern şekilde yönetiliyor. ‘İkisini aynı kefeye mi koyalım?’ dedim. Ben iyi ile kötüyü aynı kefeye koymama taraftarıyım. Spor Toto 2 ve 3. Lig’in yeniden organize edilmesi için kimse itiraz olabilir mi? Özellikle 3. Lig’in yeniden dizayn edilmesinde büyük yarar görüyorum.”
Neden bazı kulüplerimizin hali ortada? Bu sorunun cevabı yok. Dilerseniz ben vereyim, belki duruma dair bilgisi yoksa Sayın Terim de öğrenmiş olur. TFF 3. Lig’i ilk kurduğu dönemde ligin bir konaklama ve seyahat sponsoru vardı. Bu sponsor, Duru Turizm’di. İktidara yakın bir iş adamının şirketinin sponsorluk süreci, bu iş adamının ilçe yönetiminden çıkarılmasıyla son buldu. Duru Turizm sponsorluktan çekilince yüzlerce kilometrelik yol ve en az bir gecelik konaklama giderlerini karşılamayan Mardinspor, Diyarbakırspor gibi kulüpler amatör liglere düştü. 3. Lig’in yeniden dizayn edilmesi konusuna ise hiç değinmiyorum; yaş kontenjanı diye bir garabetin mucidi olan Fatih Terim’in bu liglere getireceği reformdan ziyade, bu liglerdeki sporcu yetiştirilmesini destekleyecek modern bir yapılanmaya ihtiyaç var.
“Yerel yönetimlerle el ele verip yeni tesisler yapmak zorundayız. Özellikle beldelerde yeni antrenman tesisleri devreye girmeli. Yapmazsak olmayacak. 3. Lig’deki 55 kulübün 12’sinin altyapısı bulunmuyor. Sahası, hocası olmayan, ekonomisi yetersiz doğru idare edilemeyen bir kulüp sisteminden doğru idare edilen, maçlarını güzel stadyumda oynayan yapıya dönüştürmeliyiz.
Maddi sıkıntıları aşmanın tek yolu sadece TFF’den yardım beklemek olmamalı. Kulüplerimiz imkanlarını zorlayarak yeni gelir kaynakları yaratmalı. Sadece TFF yardımları ile kulüp yönetme devri geride kalmıştır.”
Sadece TFF yardımları ile kulüp yönetmek mi? Komik olmayın! Bu ligler TBMM’ye bağlı olduğu için, tabii ki sırtlarını TFF’ye dayayamazlar. Yerel yönetimler ne güne duruyor? Tüm kulüp yönetimlerine iki-üç ilçe yöneticisi, birkaç belediye encümeni serpiştirelim. TFF’yi de yıkıp, yerine AVM yapalım.
“Spor Toto Süper Lig, TFF 1. Lig, Spor Toto 2. Lig, Spor Toto 3. Lig ve amatörler… Futbol gelişecekse piramidin altından gelişmesi gerekiyor. Sıkıntılarınızı anlayabiliyorum. Göreve geldiğimiz günden bu yana kulüplerimizin şartlarını geliştirmek için uğraşıyoruz. Radikal kararların alınmasını zamana bırakmayı tercih ediyoruz. Şimdi Hem TFF yönetimi hem Türkiye Futbol Direktörlüğü olarak bazı kararlar almamızın zamanının geldiğini hissediyorum.”
Bu son sözleri karşısında hiç politik kelamlar edemeyeceğim ve malumun ilanını yapacağım: 26 Kasım 2016 tarihli bu toplantı sonrasında Fatih Terim’e biat etmeyen bütün kulüplerin sonu karanlıktır. Net bir şekilde. Milli takıma burun kıvıran futbolcuların nasıl olup da tarihin karanlık sayfalarında kaldığı ortadaysa, büyük futbol dehası Terim’in İngiltere’nin alt liglerinden milli takıma seçtiği Colin Kazım’ın nasıl olup da bir anda Türkiye’ye transfer olduğu ortadaysa; Fatih Terim’i rota bellemeyen kulüpler iki seneyi çıkaramayacağa benziyor.
Ne diyelim; sonumuz karanlık. Hepimizin, her şeyin. Her sektörde mücadeleyi derinleştirmeye, safları sıklaştırmaya ihtiyacımız baki.