Galatasaray – Samsunspor maçında kameralara takılır Rambo Okan ve bize ilk tokadı atar, biz “normallere”. Hani delidir ya Okan, tasdiklenmiş hem de! Maçtan 15 dakika önce bir gece evvelinden pusulandığı reklam panosundan fırlar ve orta sahaya Fenerbahçe bayrağını diker. Elindeki meyve bıçağıyla da, korur sancağı.
Bakıyoruz, kontrolü yapmayan güvenlik yüzde yüz hatalı. Güvenlik kime emanet? İki yön var, biri kulüp diğeri emniyet. Yani iki camiada da hata var. Deli olansa, Rambo Okan.
Geçelim.
Geçmişinde bir ev yakma davası var ki, evlere şenlik! Öz babasını neden yaktığını soran hakime cevabı ise, tam tasdiklik! “Ben hayatta üç adam tanırım hakim bey; bir Atatürk, iki Uche, üç Cengiz Kurtoğlu” Tabii, anne adı ve baba adı sorularına “Uche” cevabını vermesini ise es geçemeyiz. Ve mahkemede bile üstünden çıkarmadığı sevdalığı, Fenerbahçe forması ve hatta o sevdasıyla 1999’daki Galatasaray – Rangers maçında ev sahibi takımı desteklemesi. Sempatisi birilerini rahatsız etmiş olacak ki, birkaç ay sonra kaçırılır ve kulağının biri kesilir. Evet! Okan delidir ama çivisi çıkmış futbol düzeni, hayır futbol asla sadece futbol değilse düzeltiyorum dünya düzeni, normalliği ne kadar kaldırır ki zaten?
Okan delidir evet, poşet yer bildiğiniz naylon poşet ve uğurlu gelsin diye futbolcu resminin basılı olduğu kağıtları da yediği vakidir bittabi. Lakin, iddiaya girip bu materyalleri yemesi karşılığında ona para verenler de normal midir? Sorgulamamız gereken sadece Okan değil, biziz. Bizim kurduğumuz yapay düzen. İşini iyi yapmayanların baş düşmanı Rambo Okan.
Avrasya Maratonu”nda kestirmeden giderek birinci olur ve kupa alır, sonra kestirmeden gittiği anlaşılınca yetkili zihniyeti kapıya dadanacaktır illa “Ver kardeşim kupamızı” ancak hangi kapıya? Verilen yarışmacı formuna adresini ”Kadıköy Karadenizliler Kıraathanesi” olarak belirten Okan’ı nasıl bulacaksın değil mi ama? Hani başta dedik ya, deli olan Okan evet de bu formu kabul eden stand görevlisi de çok normal standartta bir zekada olmamalı değil mi? Belirtelim, Okan bu sene de 12. oldu Avrasya koşusunda. Bildiniz, gene kestirmeden gitmişti. Yakasına yapışan yetkililere kupayı denize attığını söyleyerek popüler kültür ikonlarının peşinden koştuğu ödüllere bir çarpı atar da, yaftayı yer tekrardan: “Deli bu”
Evet, Okan deli. Zırdeli. Onu sinirlendiren adamın altınlarını çalıp bir yere gömdükten sonra yediği dayakla bunu itiraf eden ve altınları harcamaktansa o adamın acı çektiğini görmenin ne kadar keyif verici olduğunu belirten bir deli. Acaba halkı soyanlar ve dokunulmazlık zırhına bürünenler Okan’dan çok mu daha zeki, diye bir soru da takılmıyor değil us’uma. Yok canım, adam deli işte. Zırdeli.
Bursaspor – Beşiktaş maçında Bursaspor tribünlerinden selam çakar dünyaya. Bursaspor – Beşiktaş maçının önemini bilenler kıymetini de bilsin bu delinin artık. Sihri de var üstelik, sahaya girip bacağına sarıldığı adam gol atar, tribününe gittiği takım yener… Ama deli işte, inanma büyüsüne; vur tekmeyi. Kulağı kesiklerden, diye de yap esprini. Normalsin ya sen. Deli olan Okan ya futbol düzenimizde, hayır düzelttik ya; dünya düzenimizde.
Ve Okan bir tokat daha attı dünyaya. Nöbet bekleyen polisin silahını alıp, -ki anlamam esasen silahlardan ama resmi görünce dedim ki “Tam rambo silahı arkadaş!”- saklandı. Silahını kaybediyorsun; askerde şapkanı kaybetsen bir torba dayak yersin. Silahı deliye kaybetmen seni akil kılıyor, öyle mi? Öyle.
Böyle başa böyle tarak, Rambo Okan yarın gene salınacak ve bir sonraki tokada kadar mağdurları sövecek; “Deli bu, deli. Değil mi?” Evet güzel insanlar, hepimiz akıllıyız, hepimiz akil adamlarız. Bir delimiz Okan, onu da hoşgörelim!
BirGün Gazetesi | 27 Ekim 2010