Çok değil, dört maç önce Güngören Belediyespor, TFF 2. Lig A Grubu’nda 15 maçlık bir periyot sonunda beş galibiyet, beş beraberlik ve beş mağlubiyete sahipti ve beşinci sıradaydı… Tek havası, lider Türk Telekom’un sahip olduğu tek mağlubiyetin kendi hanelerindeki beş galibiyetten biri olmasıydı… Tabi bunun Ankara’da alınmış olması da üstüne katmerli kaymak etkisi yapıyordu…
“O” on beş maçlık periyot sonundaki beşinci yenilgi olan Bozüyük maçında takımın etkisiz oyunu dikkatleri çekmişti, o zamana kadar kaybetse de kazansa da çok etkili oynayan bir takım imajına sahip olan Güngören Belediyespor, o maçta tam manasıyla “yokları” oynamıştı… Yazmakta olduğum bir kitap projesi nedeniyle görüştüğüm ve görüşmüşken ayak üstü bunu da sorayım diye lafa girdiğim teknik direktör Metin Altınay da şaşkınlığını ifade etmişti:
“Gördün, maç boyunca burada* oynadık; bir türlü gol atamadık!”
*: Sahada ikinci devre boyunca atak geliştirdikleri kaleyi işaret ediyordu
Sonrasında gelecek beş maçlık seriyi sorduğumda ve “Benim tek çekincem Türk Telekom” dediğimde ise başını ‘hayır’ manasında sallıyordu:
“En zor maçımız Pendik, biz Türk Telekom’u Ankara’da yendik burada da yeneriz… Pendik’le aramızda bir puan fark var yenersek dört puan olacak… Sonrası kolay!“
Daha sonra sezon bitiminde buluşup söyleşi yapmak üzere vedalaştığımızda idmana yeni başlıyorlardı; Güngören Yahya Baş Stadı, şampiyonluk ümidiyle başladığı sezonda beşinci sırada olmanın elemiyle daha bir sessizleşiyordu sanki…
Sonrasında “müthiş seri” başladı…
Önce deplasmanda Turan’ın attığı gole bir dakika sonra yani dakika 45’te cevap veren Beykoz’u; Bülent Çakmak’ın ikinci yarıda attığı golle deviren Güngören, Bozüyük maçında gayet belli olan ölü toprağını atmış gibi görünüyordu…
Turan ve İlkay’ın attığı gollere penaltıdan cevap verebilen Pendikspor’u 2-1 yenen Güngören Belediyespor, zorlu Sakaryaspor deplasmanında da kaptan Hamza’nın attığı iki golle 2-0 galip ayrılıyor ve gözler evinde ağırlayacağı Türk Telekom’a dönüyordu…
Türk Telekom maçına gelelim…
İlk yarıda önce öne geçen Güngören, sahalarda ender görülen bir pozisyonda kalesinde gördüğü golle devreyi 1-1 kapatırken orta sahada paslaşma şeklinde ilerleyen devrede son paslarda hatalar dikkati çekiyordu. Türk Telekom’a nazaran daha bir istekli görüntüdeydi Güngören Belediye… Bilhassa kaptan Hamza’nın iştahlı oyunu takımın geri kalanını da canlandırıyordu… İkinci devre ilk devreye göre daha iyi oynayan Güngören, Türk Telekom kalecisinin devleştiği pozisyonlarda etkisiz kalırken taraftar da birer ikişer stadı terk ediyordu… Ancak zamanında Adanaspor seyircilerinin açtığı pankarta nazire yapan Hamza “Ben bitti demeden bitmez” diyor ve bitime üç dakika kala öne geçiren golü atıyordu… Sonrasında yıkılanTürk Telekom açık bırakarak ilk defa organize atak yaptığı pozisyonda ani bir atakta Turan’ın bulduğu gole engel olamıyor ve bir kez daha Güngören’e yeniliyordu…
Yine de üç maçlık bu seri, deplasmanda oynanacak olan Körfez Belediyespor maçı kazanılmazsa bir anlam ifade etmeyecekti…
Daha önce attığı 8 golün dördünü deplasmanda atan Turan Kuş’un attığı golle deplasmanda Körfez Belediyespor’u 1-0 yenen Güngören, play off’a kalmayı son maçta da olsa garantiledi…
Şimdi durup bir düşünelim, 15 maçta beş galibiyet beş beraberlik ve beş mağlubiyetle beşinci sırada olan bir takım beş maçı da peş peşe 2 -1, 2-1, 2-0, 3-1 ve 1-0 gibi skorlarla alarak ilk ikiye kalıyor…
Nasıl?
* Hamza’nın oyunu
Hamza, bilhassa son mağlup olunan Bozüyük maçındaki kötü oyunuyla tepki çekmişti. Ancak beş maçlık kayıpsız seride parmak ısırttı resmen… Alex’in üçüncü lig versiyonu diyebiliriz: Maç seçen, konsantrasyon sorunu yaşayan, iş ciddileşmedikçe maça asılmayan bir yapısı var. Çünkü bu saatten sonra kaybedecek pek bir şeyi yok, kendisi için oynuyor. Güngören’in en büyük silahı olabileceği gibi, en büyük sorunu da olabiliyor…
* Turan Kuş
Hem Beykoz, hem Pendik, hem Türk Telekom hem de Körfez Belediye maçlarında attığı gollerle beş maçlık seride yapabileceği her şeyi yapan Turan, “daha önce nerelerdeydin?” dedirtti…
* Orhan Altay
Ligde ilk maçı Güngören’in son mağlup olduğu Bozüyük müsabakasıydı… O maçta yediği hatalı golle itiraf ediyorum ki ben dahil pek çok takipçiden çok kötü eleştiriler almıştı, hatta kendi blogumda yazdığım maç yazısındaki satırlarımı hatırladıkça şu an kendisinden çok özür diliyorum. Blogumun adresini idmandayken alıp bir sonraki gün bana selam yollamasından da bu satırları da okuyacak olduğunu anlamak zor değil…
Neyse, Orhan; Bozüyük maçında yenilen takımda güven vermezken, sonra çıktığı beş maçta dört gol yemesine karşın müthiş bir performans gösterip zaman zaman yaptığı hatalı çıkışları bireysel becerisiyle telafi etmeyi başardı ve “müthiş seri”de büyük pay sahibiydi…
* İstikrar
2 yıl boyunca Turhan Özyazanlar’la, yani aynı hocayla, çalışan ender alt lig takımlarından olan Güngören Belediyespor; Bank Asya 1. Lig’den düştüğü kadrosunu büyük çoğunlukla muhafaza etmiş olmasının ve gerçekten sağlam bir taraftar kitlesine ve muazzam rahatlıkta bir çalışma ortamına sahip olmasının ekmeğini yedi diyebiliriz… Metin Altınay’ın rahat tavırları, oyuncuları için kesinlikle bir avantaj. Takımın sağlam taraftar kitlesi de “Semt futbolu öldü” diyenleri yalanlar cinste… Ah bir de haybeye taşıdıkları “belediye” sıfatını da atsalar!
Netice olarak inanmış ve başarıya aç bir takım, her türlü zorluğu aşar; Metin Altınay ve talebeleri bize bunu gösterdi… Liderin maç eksiği olmasına karşın liderle aynı puanda bir hafta kala play off’u garantilediler… Böyle güçlü ve genç kadrolu takımlara her kademede ihtiyaç var ancak, isteriz ki en yukarılarda görelim…
Anadolu’dan Futbol | 21 Aralık 2009